9 Temmuz 2017 Pazar

İNSANLARI CİDDİYE ALMAYIN


                                                                                                                                       
      En az dürüst olduğunu sandığınız kadar riyakar bazıları. Güvenli bir dağ bilip sırtınızı dayadığınız zaman bıçakları hazır. Bazısı yalanlarla aldatarak vurur sizi, bazısı en derin duygularınızı ve sizi görmezden gelerek, umursamayarak vurur. En kötüsü de ikincisidir. Nasıl eritir insanı gözlerine baktığınızda benliğinizin önüne koyduğunuz insanın, tüm çırpınışlarınızı, kahroluşlarınızı anlamaması, dalga geçmesi hislerinizle. Bir hareketiyle sizi insanlıktan çıkaran, deliye döndüren insanın, ağlamaklı tonlarınıza kayıtsız kalması nasıl yok eder.
      Neden bu kadar ciddiye alırız insanları, kuduracak kadar? Neden, duvarları yumruklayacak kadar ciddiye alırız? Ayrı kaldığımızda hayatı askıya alacak kadar. Nefes almayı durdurabilecek kadar. Değer mi tüm bunlara? Bir gülüş için değer mi defalarca ağlayışlar?
    Gözlerimiz dile gelseydi eğer, ne derdi?

                                                                                                                                                

 Kendime çok sinirliyim aslında, bir hayatım olmadığı için. Bir düzen oturtamadığım için, yapayalnız olduğum için... 
   Seyrediyorum kalabalıkları, şen şakrak kahkahaları dinliyorum, herkesin bir dünyası var, meseleleri var acı tatlı; paylaşacak dostları. Ben ise yalnızlığımla baş başayım. 
   Üç sigara yaktım dün akşam, ikisini avucumda söndürdüm; canımın yangısını az hissedebilmek için; dayanmayı öğrenebilmek için, biçare.
Ama bu gece yüreğim ağzımda atıyor, çıldırmanın eşiğinde. Bu görülmezliğe dayanamıyorum. İnsanların yalnızca yalnız kaldıklarında adresi olmaya katlanamıyorum. Onlara ihtiyacım olmasına katlanamıyorum.